Evlilik Dışı Çocuğu Tanıması ve Nüfusa Kaydı Nasıl Yapılır?

//

Av.Haşim KARTAL

Evlilik Dışı Çocuğu Tanıması ve Nüfusa Kaydı Nasıl Yapılır?

Tanıma, evlilik dışında meydana gelen çocuğun, kanunda öngörülen şekil şartlarına uygun olarak doğal ya da genetik babası tarafından yetkili makamlara yönelttiği, tek taraflı irade beyanıyla soybağı ilişkisini kuran hukuki işlemdir.

Tanımanın Hukuki Niteliği Nedir?

Tanıma, tek taraflı olan ve kurucu yenilik doğuran bir hukuki işlemdir. Tanıyanın, tanımaya ilişkin irade beyanını açıklamasıyla birlikte sonuç doğurur. Kural olarak bu irade beyanının herhangi bir kimseye yöneltilmesine ve ona ulaşmasına da gerek yoktur. Aynı zamanda yapılan tanıma beyanının hukuki sonuçlarını doğurabilmesi bakımından, ananın ya da çocuğun rızasına ihtiyaç yoktur. Tanıma hakkı, kişiye sıkı surette bağlı bir haktır fakat tanıma beyanında bulunan kimsenin küçük veya kısıtlı olması durumunda veli veya vasisinin de rızasının gerek olduğu hüküm altına alınmıştır (TMK.m.295/f.II). Rızanın verilmesi herhangi bir şekle tabi olmadığı gibi tanımadan önce veya sonra da verilebilmesi mümkündür. Tanıma, rızanın verildiği anda hüküm ifade eder. Tanımanın niteliğinden ötürü, yalnızca anası ile soybağı ilişkisi tespit edilmiş çocuklar tanınabilir.

Tanıma, geçmişe etkili şekilde hüküm ifade eder, bundan maksat ise çocuğun doğduğu andan itibaren ve hatta daha öncesinde ana rahmine düştüğü andan itibaren hüküm ifade etmesidir. Tanımanın geçerli bir şekilde hukuki bakımdan sonuç doğurabilmesi için çocuğun sağ ve tam doğması gerekir ve de bunun yanında doğum sırasında tanıyan haricinde başka bir erkekle soybağı ilişkisinin bulunmaması gereklidir.


Tanımanın Geçerlilik Şartları Nedir?



Türk Medeni Kanunu tanımanın geçerli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için dört farklı seçenek düzenlemiştir. TMK m.295/f.1’e göre, “Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur.”

1 Tanıyanın Baba Olması

Türk Medeni Kanunu tanıma hakkını sadece babaya vermiştir. Bu husus TMK m.295’te “Tanıma, babanın… yapacağı beyanla olur” şeklinde ifade edilmiştir.

2 Çocuğun Başka Bir Erkekle Soybağı İlişkisinin Mevcut Olmaması

Tanımanın son geçerlilik şartı ise tanınacak çocuğun başka bir erkekle soybağı ilişkisinin mevcut olmaması halidir. Genetik baba tarafından tanıma beyanında bulunulmuş olması durumunda dahi, çocuğun başka bir erkekle soybağı ilişkisinin olması halinde yapılan bu tanıma beyanı hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Burada belirtilmesi gereken bir diğer husus ise, evlat edinme yoluyla başka bir erkekle soybağı ilişkisi bulunan çocuğun tanınmasının mümkün olduğudur.

Tanımanın Gerçekleştirilebileceği Zaman Nedir?

Tanıma işlemi belli bir süreye tabi tutulmamıştır. Yani evlilik dışı çocuk cenin halindeyken tanınabileceği gibi ölümünden sonra dahi tanınabilir. Tanımanın sonuçlarını doğurabilmesi bakımından ise tanıma; çocuğun ana rahmine düştüğü andan itibaren yani geçmişe etkili şekilde sonuçlar doğurur.


Mahkemeye Yapılan Yazılı Başvuruyla Tanımada Yetkili Makam Nedir?

TMK m.296/f.1’e göre: “beyanda bulunulan nüfus memuru, sulh hakimi, noter veya vasiyetnameyi açan hakim, tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarına bildirir.”


Görüldüğü üzere maddeden çıkan sonuç yetkili makamın sulh hukuk mahkemesi olduğudur fakat konuyu kanun sistematiği bakımından ele aldığımızda yetkili makamın aile mahkemeleri olduğunu görmekteyiz. Zira bu hususu kanun sistematiği bakımından ele aldığımızda 4721 sayılı TMK’den daha sonra yürürlüğe giren 4787 sayılı AMK’nin 4. maddesinde belirtildiği üzere “Türk Medeni Kanunu’nun üçüncü kısım hariç olmak üzere ikinci kitabı ile ... aile hukukundan doğan dava ve işler” aile mahkemelerinin görev alanına girmektedir” denmektedir. 

Yukarıda anılan kanun maddesi gereğince TMK’nin ikinci kitabından, üçüncü kısım (vesayet) hariç olmak üzere, yani TMK 118-395. Maddeleri arası kaynaklanan bütün davalara aile mahkemesinde bakılacağı hüküm altına alınmıştır. Daha sonra yürürlüğe 4787 sayılı kanunun bu ifadesinden de anlaşıldığı üzere 4721 sayılı TMK’nin 296. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan “sulh hakimi” kısmının zımnen yürürlükten kaldırıldığı söylenebilecektir.

Mahkemeye Yapılan Yazılı Başvuruyla Tanımada Temsil Durumu Nedir?

Tanıma hakkı, çocuğun babasına bahşedilmiş, kişiye sıkı surette bağlı bir hakkın kullanılması niteliğinde olduğundan dolayı, bu hak kanunumuzda sadece babaya verilmiştir. Zira TMK’nin 295. Maddesinin 1. fıkrasında da belirtildiği üzere “Tanıma, babanın… yapacağı beyanla olur” şeklinde ifade edilmiştir.

Tanıma hakkı kişiye sıkı surette bağlı bir hak niteliğinde olduğundan ötürü, sınırlı ehliyetsizlerin yani diğer bir deyişle ayırt etme gücüne sahip küçükler ile kısıtlıların TMK’nin 16. maddesinin 1. fıkrasına göre yasal temsilcilerinin iznine gerek duyulmaksızın evlilik dışında meydana gelen çocuklarını tanıyabilmelerinin mümkün olması gerekse de kanun koyucu bu kuraldan ayrılmış ve de 743 sayılı eski kanunumuzdan farklı bir şekilde tanıma beyanında bulunan küçük ve kısıtlının veli veya vasisinin de rızasının gerekli olduğunu hüküm altına almıştır. Verilecek bu rızanın herhangi bir şekle uyulmasına gerek olmadığı gibi tanımadan önce veya sonra da verilebileceğini belirtmemizde fayda vardır.

Yukarıda belirttiğimiz husus yani tanıma hakkının kişiye sıkı surette bağlı bir hakkın kullanılması niteliğini taşıması, bu hakkın kullanımında yasal veya akdi bir temsilin mümkün olmamasını gerek kılmaktadır. Zira bu husus bir Yargıtay kararının karşı oy yazısına şöyle yansımıştır: ”Türk Medeni Kanunu’nun 295. maddesinde, evlilik dışı doğan çocuğu tanıma yetkisi bizzat babaya verilmiştir… Bu hakkın kullanılmasında kanuni ve akdi temsil mümkün değildir. Tanıyan adına yasal temsilcisinin veya vekilinin beyanı hüküm ifade etmez.

Bu bakımdan, davacı adına vekili tarafından açılan ve çocuğun velayetinin davacıya verilmesi isteğini ihtiva eden dava dilekçesinin ”tanıma beyanını da ihtiva ettiği” kabul edilemez. Davacı asilin 22.05.2008 tarihli oturumda tutanağa geçen sözlü beyanı da tanımaya ilişkin irade açıklaması niteliğinde değildir. Tanıma beyanının mahkemeye yazılı başvuru ile yapılmasını zorunlu tutan yasal düzenleme (TMK.m.295/1) karşısında geçerli bir tanıma beyanı olarak kabul edilemez.” Yargıtay kararının karşı oy yazısında da belirtildiği üzere, kişiye sıkı surette bağlı bir hak olan tanımanın yasal veya akdi temsille yapılması mümkün görünmemektedir.

Söz konusu TMK hükmü katı bir şekilde yorumlanarak, dava sırasında tanımak isteyen kişi tarafından yapılan ve tutanağa geçirilen sözlü beyanının da tanımaya ilişkin irade açıklaması niteliğinde olmadığı belirtilmiştir. Zira yasal düzenlemenin tanıma beyanını mahkemeye yazılı başvuru ile yapılmasını zorunlu tuttuğu hükmün karşı oy yazısında belirtilmiştir.

Evlilik Dışı Çocuğu Tanıması ve Nüfusa Kaydı Nasıl Yapılır?

Tanıma Davasında Avukatlık Ücreti Ne Kadardır?


Tanıma, babalık davası için davanın durumuna göre avukat tarafından bir ücret belirlenecektir. Yine de bu ücret her yıl düzenlenen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2024 yılı için 17.900 Türk Lirasından az olamayacaktır. Bu miktardan az ücret alınması olması durumunda kanuna aykırılık söz konusudur.



Daha fazla makale için tıklayınız.

Soybağının (Nesebin) Reddi Davası Nedir?

Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası Nedir?

Yorum yapın