Babalık Davası Nedir ve Babalık Davası Nasıl Açılır? 2025

//

Av.Haşim KARTAL

Babalık Davası Nedir ve Babalık Davası Nasıl Açılır? 2025

Babalık davası, çocuğun biyolojik babasının belirlenmesi için aile mahkemesinin görev alanına giren bir hukuk davasıdır. Bu dava, çeşitli durumlarda çocuğun miras, nafaka, velayet gibi yasal hakları için oldukça önem arz etmektedir. Babalık davası açma süreci karmaşık olabilir, ancak alanında uzman bir avukattan yardım almak sizin için oldukça önemlidir.

Babalık davası, yenilik doğuran bir davadır. Dolayısıyla, işbu davada verilecek davanın kabulü halinde , birtakım hak ve yükümlülükler içeren yenilik doğuran bir karar niteliğindedir. Mahkemece babalığa hükmolunması halinde, baba ve çocuk arasındaki ilişki çocuğun doğum tarihine kadar geçmişe etkilidir. Son olarak, anne ve babanın evli olması ya da “tanıma” yoluyla baba ve çocuk arasında soybağı kurulabilir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu “Babalık Hükmü” başlığı altında m.301’de şu düzenlemelere yer vermiştir:

TMK m.301:

Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler.

Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.

Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.

Babalık Açılmasının Şartları Nelerdir?

  • Babalık davası açabilmek için ilk şart, çocuğu doğuran annenin belli olmasıdır. Annesi belirsiz olan bir çocuk hakkında babalık davası açılması mümkün değildir.
  • Babalık davası için ikinci şart ise, çocuk ile başka bir erkek arasında soybağının kurulmamış olmasıdır. Çocuk, bir erkeğe soybağı ile bağlı ise, bağlı olduğu erkeğe karşı soybağının reddi davası açmadan babalık davası açamaz. Türk Medeni Kanunu’nun 303. Maddesi hükmünce başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi mevcut olduğu takdirde bir yıllık süre soybağının reddi davasıyla birlikte bu soybağı ilişkisinin ortadan kalkmasıyla işlemeye başlar.
  • Davayı açabilmenin son şartı ise ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmiş olmasıdır. Kanun koyucu babalık davasının açılması halinde, bazı makamların ve kişilerin bu hususta bilgilendirilmesini istemiştir. TMK m.301/3’e göre, açılan dava herhalde Cumhuriyet savcısına bildirilmelidir. Kanun koyucu, aynı şekilde, Hazine’nin de kendi yararını koruması için açılacak bir davadan haberdar edilmesini istemiştir. Ayrıca, ana tarafından açılacak babalık davasında, çocuğun yararı ile ananın yararının çatışabileceği esasından hareketle ananın açacağı babalık davasının kayyıma, kayyım tarafından açılacak babalık davasının anaya bildirilmesi istenmiştir. Dava açıldığına ilişkin olarak yapılan bu ihbarlarla kişiler davanın tarafı olmazlar.
  • Anne tarafından açılan babalık davasında çocuğa temsil kayyımı atanır.

Babalık Davasını Kimler Açabilir?

Babalık davası, 4721 sayılı Kanunun 301. maddesinde ifade edildiği üzere, baba olduğu iddia edilen kişi tarafından değil; ancak kadın ve çocuk tarafından açılabilir.

Anne ve çocuk birlikte dava açabileceği gibi ayrı ayrı da dava açabilirler. Ayrı ayrı dava yoluna gidilmesi halinde, davalardan birinde verilen karar, diğer dava için kesin hüküm niteliği teşkil etmediği gibi; ana ya da çocuktan birinin davadan feragat etmesi yahut sulh yoluna gitmesi, diğerinin dava hakkı üzerinde müspet ya da menfi bir etkiye neden olmaz. Davada çocuğun temsilini ise kayyım üstlenir. Babalık davası açılmadan önde bu davadan feragat etmek mümkün değildir.

Babalık Davası Kime Karşı Açılır?

Babalık davasında davalı, baba olduğu iddia edilen kişinin kendisidir. Ancak bu kişi ölmüşse, babalık davası baba olduğu iddia edilen kişinin mirasçılarına karşı açılır. Baba olduğu iddia edilen kişinin hiç mirasçısı bulunmuyorsa, bu kişinin mirası devlete kalacağından dolayı bu durumda babalık davası devlete karşı da açılabilecektir.

Dolayısıyla sırasıyla bu davanın kimlere karşı açılabileceğini sayacak olursak:

  1. Öncelikle babaya karşı açılır,
  2. Baba ölmüşse, babanın mirasçılarına karşı açılır,
  3. Babanın mirasçıları yoksa, devlete karşı açılır.

Annenin Babalık Davası Neticesinde Neler Talep Edebilir?

Babalık davası anne tarafından açılırsa, ilgili çocuğun babası olduğu iddia edilen kişi ile çocuk arasında soybağı ilişkisinin tesis edilmesi talep edilir. Anne, doğum sebebiyle uğradı maddi zararların da giderilmesini isteyebilir. Zararların giderilmesi istemi babalık davası ile birlikte ileri sürülebileceği gibi ayrı bir dava açmak suretiyle de ileri sürülebilir. Anne tarafından talep edilebilecek maddi zarar kalemleri ise TMK m.304’te şu şekilde düzenlenmiştir:

Ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından aşağıdaki giderlerin karşılanmasını isteyebilir:

1. Doğum giderleri,

2. Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri,

3. Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler.

Çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir.

Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca anaya yapılan ödemeler, hakkaniyet ölçüsünde tazminattan indirilir.

Babalık Davasında DNA Testi Alınır Mı?

Babalık davasında DNA testi, biyolojik babanın tespiti açısından en güvenilir ve bilimsel delil olarak kabul edilir. Bu test, çocuğun genetik yapısıyla baba olduğu iddia edilen kişinin genetik özelliklerinin karşılaştırılmasını sağlar ve soybağı ilişkisinin varlığını kesin bir şekilde ortaya koyar. Mahkeme, davada sunulan diğer delilleri desteklemek veya doğrulamak amacıyla DNA testi talep edebilir. Testin sonucu, mahkemenin vereceği kararda belirleyici bir rol oynar. Bu nedenle taraflardan DNA testine esas olmak üzere kan testi alınmaktadır.

Tanıma Nedir?

Baba olduğunu iddia eden kişi, babalık davası açamaz. Türk Medeni Kanunu’nun düzenlemelerine göre, babalık davası açma hakkı sadece anneye ve çocuğa aittir. Ancak baba olduğunu iddia eden kişi, çocuğun kendisiyle soybağı ilişkisini kurmak için tanıma işlemi yoluna başvurabilir. Tanıma, biyolojik babanın, çocuğun kendisinden olduğunu resmi olarak beyan etmesiyle gerçekleşir ve bu işlem, mahkeme kararına gerek olmaksızın nüfus müdürlüğü üzerinden yapılabilir.

Babalık Davasında Kayyım Nasıl Atanır?

Babalık davasında kayyım atanması, çocuğun menfaatlerini korumak amacıyla Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü bir düzenlemedir. Kayyım atanması özellikle anne ile çocuğun menfaatlerinin çatışabileceği durumlarda gündeme gelir. Örnek vermek gerekirse, anne tarafından açılan bir babalık davasında, çocuğun yararlarının korunması için temsil kayyımı atanması gerekebilir. Kayyım, bu davalarda çocuğun haklarını temsil etmek üzere görevlendirilir ve dava sürecinde çocuğun yararına ve bağımsız bir taraf olarak hareket eder.

Kimler Babalık Davası Açabilir?

Babalık davası açma yetkisi bulunanlar yalnızca anne veya çocuktur. Bu davayı anne veya çocuk, bağımsız olarak veya işbirliği yaparak başlatabilirler.
Anne, sadece kendi adına babalık davası açabilir. Çocuk, ergin olmadan bu davayı anne adına açma yetkisine sahip değildir. Bu nedenle çocuğun ve annenin menfaatleri çakışabileceğinden, ergin olana kadar çocuk yerine kayyım da dava açabilir.Annenin davasının reddedilmesi, çocuğun ileride dava açma hakkını etkilemez.

Babalık Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Nedir?

Babalık davasında görevli mahkeme, aile mahkemesidir. Türk Medeni Kanunu çerçevesinde soy bağına ilişkin davalarda görevli mahkeme olarak aile mahkemeleri belirlenmiştir. Ancak, aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde bu davalar, asliye hukuk mahkemelerinde görülür. Mahkemeler, davanın tüm süreçlerinde çocuğun ve diğer tarafların haklarını koruyarak adil bir karar vermeyi amaçlar.

Babalık Davası Hak Düşürücü Süre Nedir?

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun konuya ilişkin düzenlemesi şu şekildedir:

“Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. 

(İptal ikinci fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve E.: 2010/71, K.: 2011/143 sayılı Kararı ile.)

Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. 

Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.” (TMK; m. 303)

Kanun koyucu bu davanın açılması bakımından bir kısım hak düşürücü süreler belirlemiştir. Bu süre ana için doğumdan itibaren 1 (bir) yıldır. Bu sürenin geçip geçmediği yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da re’sen gözetilir.

 Yasanın ilk halinde hem anne hem de çocuk için hak düşürücü süreler belirlenmişken, çocuğun dava açma hakkına ilişkin süreyi belirleyen hüküm fıkrası Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.

İlgili fıkra iptal edilmeden önce:

Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar.” (İptal edilen fıkra- 303/II)

Bu fıkra aşağıdaki gerekçe ile iptal edilmiştir:

“İtiraz konusu kuralda, çocuk hakkındaki bir yıllık babalık davası açma süresinin çocuğa doğumdan sonra hiç kayyım atanmamışsa, çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlayacağı öngörülmektedir. Kuralda öngörülen dava açma süresi, yargılama usulüne ilişkin olup, soybağı davalarında dava açma süresini belirleyip belirlememe yetkisi, Anayasa’da belirlenen kurallara bağlı kalmak ve adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözetmek koşuluyla yasa koyucunun takdirindedir.

Yasa koyucu, soybağı davalarında dava açma süresine ilişkin hükümleri düzenlerken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise ‘elverişlilik’, ‘gereklilik’ ve ‘orantılılık’ olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. ‘Elverişlilik’, getirilen kuralın, ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, ‘gereklilik’, getirilen kuralın, ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve ‘orantılılık’ ise getirilen kural ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir.

Ölçülülük ilkesi nedeniyle Devlet, sınırlamadan beklenen kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür. Anayasa’da düzenlenen kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile Devlet’in herkesin maddi ve manevi varlığını geliştirmesi için gerekli şartları hazırlama görevi göz önüne alındığında; kişi evlilik dışı dünyaya gelse bile, ana babasını bilmek, babasının nüfusuna yazılmak, bunun getireceği haklardan yararlanmak, ana ve babasından kendisine karşı olan görevlerini yerine getirmelerini istemek gibi kişiliğine bağlı temel haklara sahiptir.

İtiraz konusu kural ile çocuğun babalık davasını açma hakkının hiç kayyım atanmamışsa ergin olduğu tarihten itibaren bir yıllık süre ile sınırlandırılmasının gerekçesinin, davalı babanın sürekli olarak dava tehdidi altında kalmamasını sağlamaya yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Davalı babanın veya ailesinin uzun süre dava tehdidi altında bulunmaması, diğer yandan da çocuğun ana babasını bilme, babasının nüfusuna yazılma ve hak arama özgürlüklerinin zarar görmemesi amacıyla,

her iki taraf açısından yasa koyucunun süre koyma konusundaki takdir yetkisini makul bir süre olarak belirlemesi gerekmektedir. Hak düşürücü niteliğinden dolayı itiraz konusu kuralda öngörülen sürenin geçmesinden sonra çocuğun babası ile arasındaki soybağını kurma olanağını yitirmesi hususu göz önüne alındığında, çocuk hakkında hiç kayyım atanmamışsa ergin olduğu tarihten itibaren işleyecek olan bir yıllık dava açma süresi yeterli ve makul olmadığı gibi, ölçülü de değildir.

Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2., 17. ve 36. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.

6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin dördüncü fıkrasında, yasanın belirli kurallarının iptali, diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, bunların da Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir.

4721 sayılı Kanun’un 303. maddesinin ikinci fıkrasının ‘…hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar.’ bölümünün iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan aynı cümlede yer alan ‘Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; …’ bölümünün de 6216 sayılı Yasa’nın 43. maddesinin dördüncü fıkrası gereğince iptali gerekir.” (Anayasa Mahkemesi; 27.10.2011 tarih ve E. 2010/71, K. 2011/143 sayılı kararı)  

Babalık Davası Zamanaşımı Nedir?

Babalık davasının açılmasına ilişkin olarak yasada öngörülen süreler “hak düşürücü süre” niteliğindedir, “zamanaşımı süresi” niteliğinde değildir.

Babalık Karinesi Nedir?

Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden itibaren üçyüz gün içinde dünyaya gelen çocuğun babası karine olarak kocadır.

TMK m. 302’ye göre babalık davası davalısının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır. Bu sürenin dışında olsa bile fiili gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur. Bu durum koca olmayan kimsenin babalığı karinesi olarak adlandırılır.

Babalık karinesinin aksini ispatlama yükü davalıya aittir. Davalının  çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlaması ile babalık karinesi geçerliliğini kaybedecektir.

Babalık Davası Dilekçe Örneği Nedir?

Hukuk davalarında bilindiği üzere usul esastan önce gelmekte olup babalık davası dilekçe örneği adı altında internet ortamında birçok dilekçe mevcut olup her olay kendi içinde farklı özellikler barındırmakta olup alanında uzman bir aile avukatından destek alınması olası kayıpları önlemektedir. Şayet yanlış açılan bir davada karşı tarafın avukat ücretini ödemek zorunda kalabilirsiniz.

Babalık Davası Nedir ve Babalık Davası Nasıl Açılır?

Babalık Davası Sonucunda Ne Olur?

Babalık davasının sonuçları, çocuğun biyolojik babasıyla hukuki bağının kurulmasını sağlayarak hem çocuğun haklarını hem de babanın yükümlülüklerini belirler. Mahkeme, dava sürecinde sunulan delilleri değerlendirerek baba ile çocuk arasında bir soybağı ilişkisinin varlığını tespit ederse, ilk olarak bu ilişkinin resmi olarak kurulmasına karar verir. Soybağının kurulmasıyla birlikte, çocuk babanın soyadını taşıma ve babaya karşı mirasçılık hakkı elde eder. Mahkeme, babalığa hükmettikten sonra velayet, kişisel ilişki ve nafaka gibi konular gündeme gelmekte olup bunlar için de ayrı dava açılması gerekmektedir. Bu hususlar için de alanında uzman bir aile avukatından yardım talep edilmelidir.

Daha fazla makale için tıklayınız.

Evlilik Dışı Çocuğu Tanıması ve Nüfusa Kaydı Nasıl Yapılır?


Yorum yapın