Zorla Getirme Kararı Nedir?

//

Av.Haşim KARTAL

Zorla Getirme Kararı Nedir?

Zorla getirme kararı , usulüne uygun olarak yapılan çağrı üzerine gelmeyen şüpheli veya sanık hakkında verilen bir hazır bulundurma yöntemi, bir diğer ifadesiyle ceza muhakemesi işlemidir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.146’da düzenleme altına alınmış olup şüpheli veya sanık dışında şikayetçi, mağdur, bilirkişi, tanık gibi diğer muhakeme süjelerine karşı da uygulanabilir. 

İfadesi alınacak yahut sorgusu yapılacaklara davetiye ile yapılan çağrıda, çağrıya uygun olarak gelmezlerse zorla getirme kararı verileceği CMK m.146’da açıkça düzenlenmiştir. Kendisine davetiye ile çağrı yapılmayan bir kimsenin zorla getirme yoluyla hazır bulundurulması usule ve yasaya aykırıdır. 

Zorla getirme kararı içeriği hakkında karar verilen kimsenin kim olduğu, ilgili bulunduğu suç, gerektiği takdirde eşkali ile zorla getirilme kararının nedenlerini barındırır. 

Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)
Tanıkların Çağrılması
Madde 43 – (1) Tanıklar çağrı kâğıdı ile çağrılır. Çağrı kâğıdında gelmemenin sonuçları bildirilir. Tutuklu işlerde tanıklar için zorla getirme kararı verilebilir. Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya sanık derhal, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en geç yirmi dört saat içinde çağıran hâkimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının önüne götürülür ve sorguya çekilir veya ifadesi alınır.

Sanığın Zorla Getirilebilmesi
Madde 199 –
 (1) Mahkeme, sanığın hazır bulunmasına ve zorla getirme kararı veya yakalama emriyle getirilmesine her zaman karar verebilir.  

Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)
Çağrıya Uyma Zorunluluğu
Madde 245-
 (1) Kanunda gösterilen hükümler saklı kalmak üzere, tanıklık için çağrılan herkes gelmek zorundadır. Usulüne uygun olarak çağrıldığı hâlde mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık zorla getirtilir, gelmemesinin sebep olduğu giderlere ve beş yüz Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur. Zorla getirtilen tanık, evvelce gelmemesini haklı gösterecek sebepleri sonradan bildirirse, aleyhine hükmedilen giderler ve disiplin para cezası kaldırılır.   

Zorla Getirme Kararı Verme Yetkisi Kimdedir?

Soruşturma Aşamasında Zorla Getirme:

 Soruşturma, suç şüphesiyle başlayıp savcılıkca düzenlenen iddianamenin mahkeme tarafından kabulüyle sona eren bir evredir. Soruşturma aşamasında zorla getirme kararı verme yetkisi Cumhuriyet Savcısına aittir. Kolluğun (polis, jandarma) zorla getirme yetkisi yoktur. Kolluk, ancak zorla getirme emrinin icra edilmesini sağlar. Soruşturma aşamasında bazı hallerde Sulh Ceza Hakimliği de zorla getirme kararı verebilir. Suçüstü hâli ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, Cumhuriyet savcısına erişilemiyorsa veya olay genişliği itibarıyla Cumhuriyet savcısının iş gücünü aşıyorsa, sulh ceza hakimi de bütün soruşturma işlemlerini yapabilir (CMK 163).

Kovuşturma Aşamasında Zorla Getirme: 

Kovuşturma, iddianamenin kabulüyle başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar devam eden yargılama safhasıdır. Kovuşturma aşamasında zorla getirme kararı verme yetkisi hakim veya mahkemeye aittir. Kovuşturma aşamasında asliye ceza mahkemesi ve ağır ceza mahkemesi olmak üzere iki genel mahkeme mevcuttur. Asliye ceza mahkemesi tek hakimli olup zorla getirme kararı da mahkeme hakimi tarafından verilir. Ağır ceza mahkemesi ise üç hakimli olup ağır ceza mahkemesinde duruşma mahkeme başkanı tarafından yönetilir, zorla getirme kararı da mahkeme başkanı tarafından verilir.

Hangi Durumlarda Zorla Getirme Kararı Uygulanır?

Zorla getirme kararı CMK 146 uyarınca üç durumda uygulanabilir kılınmıştır:

  1. Sanık veya şüpheli hakkında tutuklama kararı verilebilmesi için yeterli nedenlerin bulunması,
  2. Sanık veya şüpheli hakkında yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenlerin bulunması,
  3. Usulüne uygun olarak davetiyeyle çağrılan ifadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişinin çağrıya uymayarak gelmemesi.

Tutuklama kararı verilebilecek haller CMK’nın 100.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre suçluluğu üzerinde kuvvetli şüphe bulunanların kaçmalarını veya saklanmalarını; deliller üzerinde oynamalarını ya da tanık, mağdur vd. süjeler üzerinde baskı yapmalarını önlemek amacıyla sanık veya şüpheli hakkında tutuklama kararı verilebilmektedir. Tutuklama hürriyeti kısıtlayıcı nitelikte bir koruma tedbiridir. Bu koruma tedbirine soruşturma evresinde hakimlik, kovuşturma evresinde ise mahkeme karar verebilir. 

Yakalama CMK 90’da hüküm altına alınmış olup kanunda belirtilen hallerde her birey tarafından gerçekleştirilmesi mümkün bir geçici koruma tedbiridir. Buna göre:

  • Bir kimseye suç işlerken rastlanması
  • Suçüstü bir fiil dolayısıyla izlenen bir kimsenin kaçma ihtimalinin bulunması yahut kimliğinin hemen belirlenme imkanının olmaması halinde herkes yakalama yapabilecektir.  

Geçici olarak hürriyeti kısıtlayıcı olan bu yakalama tedbiri kolluk tarafından gecikmesinde sakınca bulunan hallerde amirlerine veya Cumhuriyet savcısına derhal başvurma imkanı olmayan durumlarda uygulanabilir. Kolluğun bu yetkisi elbette yukarıdaki iki durum haricinde yakalama gerektiren hallerde söz konusu olacaktır. Vatandaşların yakalama yetkisi bulunan suçüstü hallerinde kolluğun da yakalama yetkisini haiz olduğunda şüphe bulunmamaktadır. 

Zorla Getirme Kararı Nasıl Uygulanır?

Zorla getirme kararı soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hakimi, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından verilir. Zorla getirme kararı verilmesi hususunda kolluk görevlilerine yetki tanınmamıştır. Kolluk yalnızca zorla getirme kararının uygulanmasında etkili bir süjedir. 

Zorla getirme kararının uygulanması kolluk görevlileri tarafından getirilmesi emredilen kimsenin tutulması yoluyla gerçekleştirilir. Çağrılan kişi mümkünse derhal, değilse en geç yirmi dört saat içerisinde çağıran Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme önüne götürülür. Böylece zorla getirme kararı ile kişi en geç yirmi dört saat içerisinde adliyeye götürülerek çağrılma sebebine ilişkin işlemi tamamlayacaktır. Bu süreye kişinin götürülmesi için gereken yol süresi dahil değildir. 

Zorla getirme bunun için haklı görülecek bir zamanda başlayacak bir karardır. Hakkında zorla getirme kararı verilen kimse karara uygun surette adliyeye giderek karara sebep olan işlemlerini tamamlamalıdır. Bu işlemin ardından karar kalkacaktır. Kanunun 146.maddesinde de açıkça ifade edildiği üzere zorla getirme sorguya çekilme veya ifade almanın sonuna kadar devam eder bir işlemdir. 

Zorla Getirme Kararına Rağmen Gelmeyen Tanık / Sanık Pozisyonu Nedir?

Tanıklar usulüne uygun olarak çağrı kağıdı ile çağrılır ve bu çağrıda gelmemesinin sonuçları da bildirilir. CMK m. 44 çağrılıp da mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanıkların gelmemelerinin sebep olduğu giderlerin takdir edilerek ödettirileceğini öngörmüştür. Ancak tanık gelmemesini haklı gösterecek mazeretini daha sonradan bildirirse bu giderlerin ödenmesi kararı kaldırılır.

Hakkında zorla getirme kararı verilmesine rağmen gelmeyen sanık veya şüphelilerin fiilen zorla getirilmesi yoluna gidilmektedir. Diğer bir değişle kolluk davetiye, tebliğ gibi uyguladığı kararı fiilen icra edecektir. Bu husustaki Kanun hükümleri tanık, şikayetçi, mağdur ve diğer kişiler hakkında da uygulanacaktır. 

Kolluk görevlilerinin kamuya açık olmayan özel alanlara girme yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle evinden çıkmayı reddeden şüpheli veya sanık hakkında verilmiş olan kararın icrası gerçekleştirilemeyecektir. Hakkında zorla getirilme kararı verilen kimsenin kolluğun yetki alanı dışındaki özel alandan çıkmaması halinde genellikle karar yakınlarından birine tebliğ edilerek bir davetiye görevi görür. Kolluk zorla getirme kararını yerine getirememişse bu husus köy veya mahalle muhtarıyla birlikte kolluk görevlisinin imzalayacağı bir tutanakla saptanmalıdır. Fakat kişi kamuya açık bir alanda bulunmuş ise kolluk zorla getirme kararını kişiye zor kullanarak da yerine getirebilecektir.Kamuya kapalı alanda kolluk zor kullanamaz.

Zorla Getirme Kararına veya Emrine İtiraz Mümkün mü?

İtiraz kanun yolu, CMK 267 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İtiraz, hakim veya mahkeme kararlarına karşı gidilebilen bir kanun yoludur. Hakim veya mahkeme tarafından zorla getirme kararı verildiğinde bu karara itiraz kanun yolunun genel hükümleri gereği tebliğ veya öğrenmeden itibaren 7 gün içinde itiraz edilebilir.

Cumhuriyet savcısının zorla getirme emrine karşı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun zorla getirmeyi düzenleyen maddelerinde (CMK m.146 ve m.44) bir “hukuki çare” olarak savcılık kararına itiraz düzenlenmemiştir. Ancak, zorla getirmenin kişi özgürlüğüne müdahale içeren bir koruma tedbiri olması nedeniyle, kanunda savcılık kararlarına karşı hukuki çare mahiyetinde düzenlenen itiraz haklarına kıyasen, savcılığın zorla getirme emrine karşı da ilgili kişinin sulh ceza hakimliğine itiraz etme hakkı vardır.

Zorla Getirme Kararı Nedir? Zorla Getirme Kararı Nasıl Uygulanır? Erzincan Avukat Nedir?

Emsal Yargıtay Kararı

MÜŞTEKİNİN İFADEYE GELMEMESİ VE ZORLA GETİRİLMESİ
Yargıtay  5.Ceza Dairesi’nin 2007/542 E. 2007/595 K. sayılı ve 05.02.2007 Tarihli kararında;
CİNSEL İSTİSMAR SUÇU ( Ç.Gönderilen Müştekinin Gelmemesi Üzerine Zorla Getirilmesi Yetkisi C. Savcısına da Tanındığı )
MÜŞTEKİNİN ÇAĞRIYA RAĞMEN İFADE VERMEYE GELMEMESİ ( Zorla Getirilmesi Yetkisi C. Savcısına da Tanındığı )
SAVCININ MÜŞTEKİYİ ZORLA GETİRME YETKİSİ ( Ç.Gönderilen Müştekinin Gelmemesi Üzerine Zorla Getirilmesi Yetkisi C. Savcısına da Tanındığı )
ÖZET : İfadesine başvurulmak üzere çağrı gönderilen müştekinin gelmemesi üzerine, zorla getirilmesi yetkisi 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 Sayılı Yasanın 20. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK.nun 146.maddesinin 4. ve 5.fıkralarıyla ve eklenen 7. fıkrasıyla C. Savcısına da tanınmıştır.


DAVA : Cinsel istismar suçundan dolayı G. Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2006/16511 sayılı soruşturma sırasında, müşteki ifadesi alınmak üzere usulüne uygun çağrı kağıdı ile çağrılmasına rağmen Cumhuriyet Savcılığına gelmemesi sebebiyle zorla getirilmesine karar verilmesi talebinin, Cumhuriyet Savcısının zorla getirme yetkisi olduğu, bu hususta mahkeme kararı gerekmediğinden bahisle reddine dair, G. I.Sulh Ceza Mahkemesinin 3.10.2006 gün ve 2006/2095 değişik iş sayılı kararma yönelik itirazın reddine ilişkin G. 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 6.10.2006 gün ve 2006/122 müteferrik sayılı kararının;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre soruşturma işlemlerinin yapılmasından Cumhuriyet Savcısı sorumlu olmakla birlikte, Cumhuriyet Savcısının soruşturma sırasında ne şekilde hareket etmesi gerektiğini belirten kuralların anılan Kanunun birinci kitabında düzenlendiği, bu düzenlemelerden bazılarına göre ;

gözlem altına alma için 74, moleküler genetik inceleme için 79, yakalama emri için 98, el koyma için 127. maddeleri gereğince hakim kararı arandığı, keza anılan Kanun’un 233/2. maddesine göre çağrıya rağmen gelmeyen mağdur ve şikayetçi için tanıklara ilişkin hükümlerin uygulanacağının belirtildiği. Kanun’un “çağrıya uymayan tanıklar” başlıklı 44/1.maddesinde usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıkların zorla getirileceğinin hüküm altına alınmış olması karşısında, hürriyeti kısıtlama sonucunu doğurabilecek zorla getirme emri için hakim kararı gerekmesinin tabii olduğu, dolayısıyla ifadesine başvurulmak üzere çağrı gönderilen müştekinin gelmemesi üzerine zorla getirilmesi için 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 233/2 ve 44/1.maddeleri gereğince mahkemece zorla getirme kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden,

itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza- Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi gereğince bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 28.11.2006 gün ve 056019 sayılı kanun yararına bozmaya atfen C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:

KARAR : İfadesine başvurulmak üzere çağrı gönderilen müştekinin gelmemesi üzerine, zorla getirilmesi yetkisi 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 Sayılı Yasanın 20. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK.nun 146.maddesinin 4. ve 5.fıkralarıyla ve eklenen 7.fıkrasıyla C. Savcısına da tanınmış olduğu ve bu nedenle G. 1.Asliye Ceza Mahkemesinin itirazın reddine dair kararında bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılması karşısında,

SONUÇ : Kanun yararına bozma isteyen düşünceye iştirak edilmediğinden talebin CMUK.nun 309.maddesi gereğince REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.02.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Daha fazla makale için tıklayınız.

Gerekçeli Karar Nedir? Gerekçeli Karar Yazıldı Nedir ?

Ruhsatsız Silah Bulundurma Satın Alma veya Taşıma Suçu ve Cezası Nedir?

“<strong>Zorla Getirme Kararı Nedir?</strong>” üzerine bir yorum

Yorum yapın